Antropologlar Kimler? Bir Yoldaş Arayışında
Bir sabah, Kayseri’de kışın son günlerinde, baharın izlerini sürerken, kafamda yine aynı soru vardı: Antropologlar kimlerdi? Bir süre düşündüm, hayatımda hiç antropolog tanımadım. Gerçekten kimlerdi, ne yaparlardı? Belki de birisi bana bu soruyu sormuştu, belki de kendime. Ama cevap bulmak kolay değildi. O gün, başımdan geçen bir olayla bu sorunun cevabını bir nebze de olsa keşfettim.
O Gün, O Kitap ve İlk Fikir
O gün, kendimi şehrin sakin köylerinden birinde, eski bir kütüphaneye gitmeye karar vermiş buldum. Gözlüklerimi takıp, kitapları karıştırmaya başladım. Sonra gözüm bir kitaba takıldı: “Antropolojiye Giriş”. Kitap, altın sarısı kapağıyla beni çağırıyordu. Sanki uzun zamandır aradığım bir yoldaş. Kitapları karıştırırken kalbim hızlıca çarpmaya başladı. O an, antropoloji hakkında bir şeyler öğrenmeye karar verdim, ama içinde kaybolacağımı hiç tahmin etmemiştim.
Kitapları karıştırırken, antropologların ne kadar farklı bir dünyada yaşadıklarını fark ettim. Bir antropolog, bir toplumun içinde kaybolur. Onların kültürünü, dilini, yaşam tarzını keşfetmek için her şeylerini verirler. Ama bunu, her zaman içsel bir huzursuzlukla yaparlar. Çünkü bu yolculuk, sadece diğer insanları anlamakla bitmez. Kendi kimliğini de sorgulamak gerektirir. O kitap sayfalarında, insanların yaşamlarını bir bütün olarak görmekten öte, insan olmanın ne demek olduğunu daha derinden hissettim. Ve tam o sırada, sanki bir ışık yandı kafamda. “Antropologlar kimler?” diye sorarken, aslında ben de bir keşfe çıkıyordum. Onların aradığı şey, insanların derinlikleriydi. Benim ise aradığım şey, bana kendimi anlatacak bir kelimeydi.
Bir Sohbet, Bir Keşif
Günlerden bir gün, bir kahve dükkanında eski bir arkadaşımla karşılaştım. O, antropolog olmak isteyen biriydi. Genelde hayatta pek kimseyle derin sohbetlerim olmaz ama o gün, sohbetimizin nasıl bu kadar derinleştiğini anlayamadım. O arkadaşımla, saatlerce kültür, gelenekler, toplumlar ve insanın anlam arayışı üzerine konuştuk. “Antropologlar,” dedi, “toplumların içinde kaybolarak onları keşfederler. Ama bu keşif, sadece diğer insanlara dair değil, aslında kendilerine dair bir keşiftir. Kimse sadece dışarıdaki dünyayı gözlemlemez, içindeki boşluğu da görür.”
O an bir şeyler daha netleşti kafamda. Antropologlar, sıradan gözlemler yapmazlar. Onlar, bir kültürün içinde yaşamazlar sadece, o kültürü yaşarlar. Onlar için insanların hayatlarına dokunmak, bir yeri anlama çabası, sadece bir iş değil, hayatlarının anlamını bulma çabasıdır. Hani bazen bir yere gidersin, ve o yerde seni bir şey bekliyordur; işte o, antropologların yaptığı şeydir. Her toplumun içinde kaybolur ve o toplumun özünü, renklerini ve kokusunu hissederler. Sadece onları gözlemlerken değil, onlarla birlikte yaşamaya başlarlar.
Antropolog Olmak Ne Demek?
O gün, biraz daha anlamıştım. Antropolog olmak, bir araştırmacıdan çok daha fazlasıydı. Bir antropolog, sadece gözlem yapmaz, bir toplumun dilini öğrenir, yemeklerini yer, danslarını yapar, onlarla birlikte acıyı, neşeyi, ayrılığı hisseder. Sadece başkalarını anlamaya çalışmaz, aslında kendisini de anlamaya başlar. Çünkü insanın özüdür toplumların içinden gelen… O sohbetin sonunda, bir yanda kafemdeki kahvemi yudumlarken, bir yanda ise içimde uyanan o keşfetme arzusuyla antik bir toplumun derinliklerine doğru yelken açtığımı hissettim. Antropolog olmanın sıradan bir meslekten çok daha fazla şey olduğunu artık biliyordum. O meslek, insanın hayatını anlamak, kendi kimliğini bulmak için yapılan bir yolculuktu.
Bir Yoldaşın Anlatımı ve Geleceğe Dair
Ve o günden sonra, “Antropologlar kimler?” sorusunun cevabını ararken, kendi içimde de bir yolculuğa çıkmaya başladım. Belki de bir antropolog olamayacağım. Ama hayatımı, insanların hikâyelerini dinleyerek, onların derinliklerine inmeye çalışarak anlamaya çalışacağım. Onların göremediği, hissedemedikleri dünyayı görmeye, kalbimle anlamaya çalışacağım. Belki de bir antropolog olmak, bir bakıma “insan” olabilmenin yoludur. Yani herkesin hayatta keşfetmesi gereken bir şey vardır. Kimisi bir toplumun derinliklerinde, kimisi kendi iç dünyasında.
Ve son olarak, belki de antropologlar kimler sorusunun cevabını en iyi şekilde, hayatı yaşayan ve keşfeden insanlar verebilir. Hepimizin içinde bir antropolog olabilir. Öyle değil mi?